Welcome to Our Website

15 Yaş Altı Milli Takım Teknik Direktörü Selçuk Erdoğan: “Marka değeri sahadaki oyundur”

Hırvatistan’da yarın başlayacak UEFA Gelişim Turnuvası’nda mücadele edecek 15 Yaş Altı Milli Futbol Takımı’nın teknik direktörü Selçuk Erdoğan, futbolda marka değerinin sahadaki oyun olduğunu söyledi.

TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde, AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Selçuk Erdoğan, “Dünya futbolunda son yıllarda öne çıkan unsur marka değeri. Futbol odaklı bir konuyu irdeleyecek olursak marka değeri sahadaki oyundur. Biz de genç milli takımların yeni yapılanmasında başlangıçta tamamıyla oyun odaklı gidiyoruz. Milli takım felsefesini ileriye taşıyabilecek, özellikle ön alan baskısı, ön alanda sıkıştırmaları yüksek oranda olacak, geçişleri net şekilde oynayabilecek bir oyun kültürü oluşturmaya çalışıyoruz. Genç milli takımlar teşkilatı olarak, bunu en alt yaş kategorisinden en üst seviyeye taşımak bizim temel amacımız. Farklı kulüplerden Türkiye’den ve yurt dışından birçok oyuncuyu milli takımın gölgesi altında, ay-yıldızlı bayrakla görüyoruz. Genç milli takımlar olarak buradaki temel amacımız, öğrenirken öğretmek, öğretirken gelişmek, gelişirken yarışmak ve yarışırken de istikrarlı, aidiyet duygusu ve temsiliyet hissiyle ay-yıldızı en güzel şekilde temsil etmek.” ifadelerini kullandı.

“Oyun bazında bakacak olursak sürekli olarak temas edebilen, ön alan baskılarını tekrar tekrar üçüncü bölgede yapıp, geçiş oyunlarını oynayabilecek bir milli takımlar kültürü oluşturmak temel hedefimiz.” sözlerini kullanan Erdoğan şöyle konuştu:

“Genç milli takımlar bazında anahtar kelimemiz saygı, rakibe, güzel oyuna, takım arkadaşlarına, futbolun paydaşlarına ve en önemlisi ay-yıldızlı bayrağa saygı. Bunu milli takım düzeyinde herhangi bir maçın devresinde ya da antrenmanın her anında oyunculara işlemeye çalışıyoruz. Ay-yıldızın altında bir dakika bile büyük fırsat. Oyun felsefemizle, milli takımlar kültürünü birleştirmeye çalışıyoruz. Bu bir süreç, bunu zamana yaymak gerekiyor. Futbolun marka değeri oyunla bağdaşıyor. Buraya doğru gidiyoruz diye düşünüyorum. 15 Yaş Takımı özelinde bakacak olursak, bizim oyunumuz genç milli takımların temel performans içeriklerini sahaya taşımakla birlikte, tamamıyla planlı özgürlük çerçevesinde ilerliyor. Örneğin herhangi bir hücum varyasyonu ya da direkt oyun varsa orada tamamen oyuncunun becerilerine özgürlük vermeyi düşünüyoruz. Çünkü yeteneklerini kısıtladığınız zaman, oyuncunun becerilerini engellemiş oluyorsunuz. Burada temel fikrimiz planlı özgürlük.”

“Hırvatistan’a önce oyunu, sonra kupayı kazanmaya gideceğiz”

15 Yaş Altı Milli Takımının aday kadrosunun büyük bir titizlikle oluşturulduğunun altını çizen Selçuk Erdoğan, “Haziran ayında genç milli takımlar ekiplerinin katılımıyla tüm ülke tarandı. Öncesinde yapılan kamplardan toplam 65 oyuncu seçildi ve milli takımlar tesislerinde misafir edildi. Seçmeler sonrasında ilk etapta Ağustos’ta Makedonya ile oynadığımız karşılaşmalar için 2009 kuşağından toplam 35 oyunculuk bir kamp kadrosu oluşturduk. Oyuncularımız iki karşılaşmaya çıktı, bu karşılaşmalara çıkarken öncelikle oyunu kazanmayı hedef edindik, sonrasın da maçları kazanmayı, beraberinde ay-yıldızı iyi bir şekilde temsil edip itibar kazanmayı amaç edindik. Süreç istenen şekilde geçti iki maçı da kazandık. Şimdi de Hırvatistan’da her yıl bir kez düzenlenen UEFA gelişim turnuvasına hazırlıklarımız sürüyor. Yarın Slovenya’ya karşı açılış maçını oynayacağız. 22’sinde Slovakya ile 25’inde de Hırvatistan ile kapanışı yapacağız.” şeklinde konuştu.

Hırvatistan’daki UEFA Gelişim Turnuvası için de iddialı olduklarını aktaran genç teknik adam, “Oyuncularıma şunu hep söylüyorum, bir işi yapıyorsanız hakkını vereceksiniz, acısını çekmediğiniz, bedelini ödemediğiniz hiçbir şeyin mutluluğunu yaşamayacaksınız. Onlar da antrenmanda, maçlarda olsun gerekli hissiyatı çevrede göstermeye çalışıyorlar. Hırvatistan’a önce oyunu, sonra kupayı kazanmaya gideceğiz. Ben de bu takımın lideri olarak bu sorumluluğu üstleniyorum. Oyuncularımız ay-yıldızı iyi bir şekilde temsil edecek, bu konuda eminiz. Turnuvada son yıllarda altyapı kültürü oluşturmuş Hırvatistan var. Dünya sıralamasında da ilk 10’da yer alıyorlar. Oyuncu yetiştirme kaliteleri çok farklı düzeye gelmiş durumda. Onlar önde gözükebilir ama ay-yıldızın olduğu yerde Türkiye her zaman liderliğe, kafaya oynar. En azından oyun temsiliyetiyle bunu iyi bir şekilde göstereceğiz diye düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

“Amacımız önce oyunu geliştirmek, sonrasında skora odaklanmak”

Türkiye’deki tüm kulüplerin altyapı sorumlularıyla bağlantı halinde olduklarını vurgulayan Selçuk Erdoğan, “Önemli olan oyuncunun gelişimi, beraberinde milli takım kültürünü kazanması, sonrasında bu oyuncuyu elit seviyeye taşıyarak, nihayetinde A Milli Takım sporcusuna dönüştürme ana hedefimiz. Genç Milli Takımlarda çok güzel bir oluşum var, çok kıymetli isimler oluşumun unsurları. Yaş grubu teknik sorumlularının koordinasyonu çok iyi, sürekli istişare halindeyiz. Yurt içi ve yurt dışını tarıyoruz ve teknik koordinatörlüğümüze bu konuda raporlandırma yapıyoruz. Birbirimizi paylaşımlar yaparak destekliyoruz. Sürekli teknik toplantılar yapıyoruz, çok değerli departmanlarımızla da paylaşımlarımızı sürdürüyoruz. En alttan en tepeye kadar paylaşımlarımız, desteğimiz sürüyor.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, “Milli takımların tüm yaş kategorilerinde belirli bir oyun sistemi uygulanıyor mu?” sorusuna, “Her yaş grubunda farklı mevkilerde farklı kalitede oyuncular olabiliyor. Bizde oyun sistemine dair herhangi bir baskın durum yok. Fakat felsefe olarak baktığımızda milli takımlar felsefesi, oyuna hakimiyeti üst düzeyde olan, yüksek şiddetle oynayan, direkt oyunu amaç edinmiş oyun kültürü. Temel amacımız önce oyunu geliştirmek, sonrasında skora odaklanmak.” yanıtını verdi.

“2009 kuşağını çok iyi takip etmenizi tavsiye ediyorum”

15 Yaş Altı Milli Takımı Teknik Direktörü, “Alt yaş kategorilerinde Avrupa’da uzun süredir başarımız yok. Yakın zamanda bir başarı gelir mi?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Gelir. Organizasyon böyle giderse, bu birlik bütünlük sağlanırsa geleceğine adım gibi eminim. Buradaki temel unsurumuz saygı, işimize dört kolla bağlı olup, ay-yıldızlı bayrağın gölgesinde ilime, bilime, liyakata ve hakikata inanarak oyun odaklı gidersek bu süreç bizi çok farklı noktalara taşıyacak. Şu anda birlikte olduğumuz 2009 kuşağını çok iyi takip etmenizi tavsiye ediyorum. Yurt dışından çok önemli kulüpler bu oyuncuları takip ediyor. Hiçbir şekilde ayakları yerden kesilmeden, bu oyuncuların gelişimini sürdürmeyi amaçlıyoruz. Hiçbir şekilde farklı yönlere gitmelerini istemiyoruz. Bu bir basamaklama. Özellikle 15, 16 ve 17 seviyesinde bu oyuncuları yaş gruplarında hep birlikte hareket ettirip. Daha sonra yavaş yavaş A Milli Takıma kadar desteklemek istiyoruz. Başarının geleceğine eminim.”

“Ülkemi hayalim olan LaLiga’da temsil etmek istiyorum”

Teknik direktörlük tarzından da söz eden Selçuk Erdoğan, “Tutkulu bir teknik direktörüm. Bir işin bedelini ödüyorsanız karşılığını alırsınız. Bedelini ödemiyorsanız keyfini süremezsiniz. Antrenmanda herkes hakkını verecek. Teknik direktörlük felsefem kabul etmeyen, ön alan baskısı olan, net, kararlı, takım bütünlüğüne sahip bir oyuncu grubu oluşturmak. Bununla birlikte de sonuç almak. Oyunun temposunu duruma göre tabii ki oyuncular ayarlayacak ama net bir şekilde gözü kara, kararlı, takım ve saygı temelli, sorumluluk bilinci yüksek oyuncu grubu oluşturmak istiyorum. Bunu kamuoyuna izleteceğimize de eminim, bu grubu dikkatli izlesinler.” şeklinde konuştu.

Kariyer hedeflerinden de bahseden Erdoğan şöyle konuştu:

“Hayatımı futbola adamak istiyorum. Her insanın bir amacı, milli ve manevi değerleri var, ben de ülkemi hayalim olan LaLiga’da temsil etmek istiyorum. Sonrasında Premier Lig’e gitmek istiyorum. Bu bir süreç, biliyorsunuz bazı pazarlama durumları, tanımlanamamış unsurlar oluyor. Son yıllarda ülkemizde yetişmiş bir antrenörü 5 büyük lige gönderemedik. Çok yetenekli isimlerimiz olduğunu düşünüyorum. Bir gün İspanya’da, Madrid’de sizle o röportajı yapmak, hayalim. Çocukluğumdan bu yana böyleydi. Oyun odaklı bir teknik direktörüm, oyun oynatmak istiyorum, oyunu kazanmak, sonra maçı kazanmak istiyorum. Oyunu kazanmadan hiçbir şeyi kazanmak istemiyorum çünkü keyif vermek istiyorum. Bizler uygulayıcıyız etkimiz sınırlı, karar mercii sahadaki oyuncular. onlara özellikle planlı özgürlük konusunda liderlik etmek istiyorum. Üçlemelerimiz var, oyun felsefemde alan algısı yüksek, baskı ve top kazanma berecisi çok önemli. Bir işe girişmek, en iyisi olmak istiyorsanız bu işin hakkını vermek zorundasınız.”

“Futbol keyif verme sanatı bu yüzden Klopp’u bir numaraya yazabilirim”

Selçuk Erdoğan, en sevdiği teknik adamları ise şöyle sıraladı:

“İlk 3 yapmak gerekirse, Sir Alex Ferguson dünyada teknik direktörlük tarzını, tarihini değiştiren amiyane tabirle ‘Baba teknik direktör’. Sonrasında Jose Mourinho ve Carlo Ancelotti. Oyuncu ilişkileri çok net, ben de aynı şekilde yapıyorum. Çünkü net olduğunuzda kafanızı yastığa rahat koyuyorsunuz. Son dönemlerde oyun odaklı konuşursak, futbol keyif verme sanatı bu yüzden Jürgen Klopp’u bir numaraya yazabilirim. Geçtiğimiz sezon özelinde de kesinlikle Napoli’nin hocası Spalletti ve Newcastle Teknik Direktörü Eddie Howe. Oyunları, şablonları, işleyişleri net ve oyuncu ve oyun gelişimini paralel götüren isimler. Milli takım olarak da Japonya Teknik Direktörü Hajime Moriyasu, özellikle Katar’daki dünya kupasından sonra ön plana çıktı, yakın zamanda Premier Lig görebileceğini düşünüyorum. Çok disiplinli, işine saygı duyan, oyun kültürü olan bir teknik direktör. Diego Simeone’yi de unutmayalım, onun farklı iki kişiliği var. Atletico Madrid’de staj yaptım, saha içinde canavara dönüşüyor ama saha dışında mükemmel bir insan.”

Altyapı sistemi olarak İspanyol devi Real Madrid’in bambaşka bir noktada olduğunun altını çizen Erdoğan, “Dünyada son dönemlerde altyapılarla ilgili sorunlar oluşuyor ama incelediğinizde dünyanın en iyi altyapısının Real Madrid altyapısı olan ‘La Fabrica’ olduğunu görürsünüz. Dünyanın 5 büyük ligini besler, muhteşem eğitmenleri vardır, oyuncu taramaları çok iyidir. Dünya futbolunda zirveye taşımış oyuncuların yüzde 15-20’si Real Madrid tedrisatından geçmiştir. Dünyanın en büyük markası olan bir kulüp altyapıya bu kadar değer veriyorsa bizlerin ne yapması gerekiyor! Bunu da biz teknik direktörler ve futbolun paydaşları olarak kanıksamamız gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir